Konseyde konuşan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci şunları söyledi: “Güvenliğin bu bölgeler ve Türkiye için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Türkiye bir yandan PKK, bir yandan DEAŞ, bir yandan FETÖ terör örgütü ile mücadele ederken bir taraftan da Türkiye'yi büyütmeye gayret gösteriyor. Her alanda Türkiye büyüyor, büyümeye de devam ediyor. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi 'batıda ne varsa doğuda da onlar olacak' mantığıyla hareket ederek bölgeye gerekli alt ve üst yapı yatırımlarını aynı mantık içinde devam ettiriyoruz. Daha kapsayıcı hakkaniyetle ve kalkındırıcı kalkınma anlayışımızla geri kalmış bölgelerimiz başta olmak üzere tüm bölgelerimizin rekabet gücünü nitelikli bir biçimde artırmayı ve yerel potansiyeli harekete geçirmeyi temel bir görev olarak görüyoruz. Özellikle 15 Temmuz'dan sonra ve halk oylamasının hemen öncesinde ülkemize ve ekonomimize yönelik bazı güçlerin yürüttüğü çirkin algı operasyonlarının doğru olmadığını ifade etmiştik. Bugün geldiğimiz noktadaki göstergeler de o algı operasyonlarının doğru olmadığını göstermektedir. Türkiye bu fırsatları sağlıyorsa yabancı sermayenin ülkemize geldiğini önümüzdeki dönemlerde göreceksiniz. Yargı reformlarımızı yapmamız, iş yasalarımızı yeniden düzenlememiz lazım. Bunlarla ilgili adımlarımızı attık. Hükümet olarak ekonomiye odaklandık. Ülke menfaatini ön plana alarak hareket ettik. Ekonomi politikalarını oluştururken asla ve asla siyasi çıkar gözetmedik. Hiçbir şart altında mali disiplinden taviz vermedik. Devletin ekonomideki ağırlığını azaltıp özel sektör öncülüğünde büyümeyi teşvik ettik. Bundan sonra da aynı anlayışla devam edeceğiz. Ekonomide önümüzün açıldığını hep birlikte göreceğiz. Siyasi istikrarımızı kurumsallaştırarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ekonomik potansiyelimizi katlayacak güvenli liman özelliğimizi pekiştireceğiz.”
Eker: Kediye kedidir demesini öğrenmemiz lazım
Önceki Dönem Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker ise; “Çatışma olmasın diyoruz. Kediye kedidir demesini öğrenmemiz lazım. Devletin iyi niyetle yaklaştığı ve barış olması için gayret gösterdiği çözüm sürecinde bu salonda bulunan iş adamlarının yakınlarının Lice'ye dağa kaçırılıp sorgulandığını ve onlardan haraç alındığını biliyoruz. İşkence edildiğini biliyoruz. Bu yalan değil, gerçektir. Dünyanın hangi şehrinde çözüm sürecinde, bombalarla gelip şehrin altını mayınlayacak, silahlanacak ve 'ben burayı işgal ettim, buraya hendek ve barikat kuruyorum.' diyecek. Biz de ona sessiz mi kalacağız? Öyle bir şey yok. Burada yaşayan vatandaşlarla aynı şekilde bunu yüksek sesle söyleyebilmemiz lazım. Bütün sorunlarımızın kaynağı budur. 40 yıldır bölgede PKK ve uzantılarının neler yaptığını biliyorum. 2012 yılında açıklanan teşvik paketinde Diyarbakır için inanılmaz güzel imkânlar vardı. Güvenlik yoksa bomba patlıyorsa, 15 tonluk kamyonlarla şehre girilip patlatılıyorsa, emniyete tünel kazıp patlama gerçekleştiriliyorsa, polis şehit ediliyorsa, o şehirdeki insanlar güvenlikle ilgili kaygı taşır. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi 'ortada silah, bomba, patlayıcı olduğu ve bu yöntemle terör estirildiği sürece bunlarla anladıkları dilde mücadele edeceğiz.' Hiç bunun başka yolu yok, sonuna kadar mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.
Aksoy: Devam Eden 163 proje 4,8 Milyar Liraya Mal Olacak
Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy da son 15 yılda Diyarbakır’a yapılan kamu yatırımlarının 26 milyar lirayı bulduğunu söyledi. Aksoy, “Şu anda devam eden 163 projemiz var. Bu projelerin bedelleri yaklaşık 4 milyar 850 milyon lira. Bu projelerden sadece birisini örnek vermek istiyorum. Silvan; GAP’ın en büyük projelerinden birisi... Bu proje tamamlandığında 2 milyon 351 bin dekarlık alan sulanmış olacak. 305 bin kişiye ek istihdam sağlanacak. Bölgenin tarımsal verimliliği ve ürün çeşitliliği artmış olacak. Böyle büyük bir projeyi büyük bir titizlikle yürütmekte olduğumuzu ifade etmek istiyorum” diye konuştu. 4 Eylül 2016 tarihinde Başbakan Binali Yıldırım tarafından Diyarbakır’da açıklanan Cazibe Merkezleri Projesi’nde Diyarbakır’ın en yüksek müracaat alan illerden biri olduğunu anımsatan Vali Aksoy, “1.6 milyonluk nüfusuyla Diyarbakır Türkiye’nin 12. büyük kenti. 33 ayrı medeniyete ev sahipliği yapmış. Tarihsel zenginlikleri, doğal güzellikleri ve ekonomik potansiyeli ile Türkiye’nin önemli şehirlerinden” dedi. Geçen hafta TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy ile 40’ı aşkın tur operatörünü Diyarbakır’da ağırladıklarını anlatan Aksoy, “Sadece Diyarbakır değil Batman’ı, Mardin’i, Urfa’sıyla turizm destinasyonu olarak turlar düzenlenmesini talep ettik. Diyarbakır’da yeniden turizm hareketliliği göreceğiz. Buraya gelenler ‘Düşündüğümüz Diyarbakır ile gördüğümüz Diyarbakır birbiri ile örtüşmüyor’ diyor. Evet, biz de onu söylüyoruz. Diyarbakır’ın Türkiye’nin hiçbir büyük şehrinden farkı yok. Yatırımcılarımızı Diyarbakır’a bekliyoruz. Her türlü desteği vermeye hazırız” diye konuştu.
Kadooglu: Ortak Akıl ve Ortak Gelecek Vizyonu İle Diyarbakır’a Geldik
Bölgelerarası gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesinin ülkemizin kalkınma hamlesinin de lokomotifi olabileceğinin altını çizen ve bu bakış açısıyla Türk iş dünyasını Diyarbakır’da, “ortak akıl ve ortak gelecek vizyonu” ile biraraya getirdiklerini belirten TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu: “Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da başlatılacak kalkınma hamlesi Türkiye’nin geleceğinde önemli bir sıçrama yaratacaktır. Siyasi ve ekonomik olarak bu kalkınma hamlesini Diyarbakır’dan başlatmak anlamlı bir etki olacaktır. TÜRKONFED’in hazırladığı 81 ili kapsayan Rekabetçilik Endeksinde 71’inci sırada yer alan Diyarbakır; yıllar içinde ekonomik açıdan sessizliğe, suskunluğa ve yalnızlığa mahkum edilemeyecek kadar değerli ve kadim bir kenttir. Diyarbakır’ın üretim yapısı ve dolayısıyla dış ticareti; katma değer, verimlilik ve istihdam yaratma kapasitesi bakımından düşük sektörlere dayanmaktadır. Bölgesel ve kentsel ölçekte yaşanan siyasal/askeri çatışma ve belirsizlikler, kentin dış ticaretini doğrudan olumsuz yönde etkilemektedir. Araştırmalar, son dönemde yaşanan çatışmaların 20 binden fazla insanın kenti terk etmesine yol açtığını göstermektedir. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde kalkınması açısından en önemli sorun olan iç göç için uygun politikalar geliştirmemiz kritik önemdedir” dedi.
Diyarbakır’ın hem kendi içindeki hem de bölge genelindeki sorunlar nedeniyle çok ağır bir ekonomik tabloyla karşı karşıya kaldığını belirten DOGÜNSİFED Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu da “Bu sorunlar Diyarbakır’ın Türkiye’nin geri kalanında da çok olumsuz bir algısının oluşmasına neden oldu ” dedi.
Diyarbakır’ın ve bölgenin içinden geçtiği sıkıntılı dönemde şehre olan bağlılıklarının bir kat daha arttığını ifade eden DİSİAD Başkanı Burç Baysal, “Diyarbakır aylardır, iş konuşmanın gerekliliği ile birçok program ile ülke kamuoyunda yer aldı” diye konuştu.